Heel verrassend, deze mooie kleine uitgave (met afgeronde hoeken) van Hoe ik per ongeluk een boek schreef. Vertaald door Erhan Gürer en hopelijk ook verkrijgbaar in de Nederlandse boekwinkels. Altijd weer grappig om je eigen verhaal in een andere taal te zien:
Insanın annesini kaybetmesi hiç de kolay değil.
Bir gün babam HEMA’dan çorap almaya yollamıştı beni. Kendim ve Kalle için. Sanırım yedi yaşındaydım. Yedi yaşında bir çocuk için HEMA’dan çorap satın almak hiç de zor bir iş değildir. Ölçüsüne iyi bakacaksınız, o kadar. Benimkiler 31 numara, Kalle’ninkiler ise 26 numara. Fiyatına dikkat etmeme gerek yoktu. Ve renklerini kendim seçecektim.
Hatırlıyorum da çoraplarımı kasanın yanına koyabilmek için ayak parmaklarımın üzerinde durmam gerekmişti. Kasanın arkasındaki kadın önce bana, sonra arkama, sonra tekrar bana bakmıştı.
“Burada tek başına mısın? Olamaz. Annen nerede?” dedi.
“Annem öldü” demiştim.
Elini ağzına götürmüş ve iyice kızarmıştı: “Ya… Özür dilerim, bilmiyordum.”
“Önemli değil.”
(fragment uit hoofdstuk 1)
Geef een reactie